14 Eylül 2008 Pazar

Nurgül Yeşilçay Portakal Alamazsa!!


Sabah Gazetesi'nde okudum. Nurgül Yeşilçay'ın başrollerini Murat Han ve de Tülin Özen'le paylaştığı yapımcılığını Cem Özer'in yönetmenliğini ise Erden Kıral'ın üstlendiği filmi Vicdan, Altın Portakal'ın en güçlü adayları arasındaymış. En iyi kadın oyuncu dalında da Nurgül Yeşilçay güçlü bir adaymış. 2005 yılında bu ödülü Beste Bereket ve Vildan Atasever, 2007 yılında ise Özgü Namal kapmışlar, ödül alamayan Yeşilçay da fevri davranışlarıyla dikkati çekmişti.


Aslında iyi bir oyuncu olduğuna inandığım Nurgül Yeşilçay'ın, bu derece ödül kompleksine sahip olması düşündürücü. Ödüllü film ödüllü oyuncu olmak elbette bir payedir ama genelgeçer de değildir. Ödül alamamak başarısızlık anlamına gelmeyeceği gibi ödül almayınca fevrileşmek de kişinin kendisini küçültmesi demektir.


Nurgül Yeşilçay'ı İkinci Bahar adlı efsane diziyle tanıdık, Asmalı Konak'taki Bahar tiplemesiyle hızlı bir çıkış yakaladı. Sonrasında TV için yaptığı tüm işler fiyaskoydu. Melekler Adası facia, Belalı Baldız facianın ötesindeydi, Ezo Gelin de aynı şekilde asla vasatı geçen bir yapım olmadı.


Nurgül Yeşilçay'ın başrollerini üstlendiği Eğreti Gelin, Adem'in Trenleri ve Yaşamın Kıyısında adlı filmler,kendisinin son dönem dandik TV işlerinden daha kaliteli ve güzel (özellikle Yaşamın Kıyısında) projelerdir. Drama oyunculuğu açısından başarılı olsa da bendeki tüm sihrini alıp götüren Belalı Baldız'daki fiyasko komedi oyunculuğunu da unutmamak lazım. O yüzden fevrileşmeden önce kendisinin proje seçimlerine (özellikle rol aldığı dizilere) ve yer yer de projelerdeki performanslarına bir kez daha dikkatle bakmasını öneririm, sonra işin ucunda Perihan Mağden'in tabiriyle "Türkiye'nin En Antipatik Adamının Işık Hızıyla Magandalaşan Karısı" olmak var.


2005 yılında portakalı alamadığında "Yemişim portakalı" demişti, 2008 yılında olur da portakalı alırsa, kendisine bu sözü hatırlatıldığında nasıl bir yanıt verecek bu da tabii ki merak konusu.

Hiç yorum yok: