12 Eylül 2008 Cuma

Fahriye Evcen (Bir başka deyişle bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)


Kuşkusuz ekranların en güzel yüzlerinden birisi hanımefendi kızımız. Doğal olarak da bir sürü fanı var, en yüksek reytingli dizide rol kesmekte uzun zamandır. Rol aldığı dizideki performansı aynı ekipten Deniz Çakır veya Gökçe Bahadır'ın yanından geçemese bile Beren Saat ve Tuba Büyüküstün gibi iki oyunculuk faciasından kesinlikle daha iyi. Hatta herkesin rahatsız olduğu çatal çatal detone sesini bile beğenmekteyim. Pata küte konuşmasını da.


Ama.... Herşeyin bir aması vardır ya tüm önceden söylenenlerin yaratacağı etkiyi minimize eden. Benim ama diye başlayan düşüncelerim de burdan itibaren başlamakta. Burası neresi? Hanım kızımızın basına verdiği demeçler. ranini kardeşim bahsetmiş, o bahsedene dek bir nevi tereddütlerim vardı tek rahatsız olan ben miyim diye? Tek değilmişim. Gelelim sadede. Efendim bu hanım kızımız verdiği her demecinde Almanya'da doğup büyüdüğü için Almanya ile Türkiye'yi kıyaslayan yorumlar yapıyor. Her koşulda da ezilen taraf Türkiye oluyor. Kıyaslamasın eleştirmesin demiyorum nihayetinde Türk oğlu Türk olarak aşmış bir ülkede yaşıyorum da demiyorum. Ama iş sürekli Almanları övüp Türkleri, halkımızı aşağılamaya, batının her haltına hayranlığa varınca dayanamıyorum. Yalnız kendisi unutuyor ki, beğenmediği sevmediği halkın onun dizisini izlemesi sonucu bu yerlere geldi ve tanındı. 2 tane de sinema filminde oynadı. Cennet dandik bir filmdi ama gene de o beğenmediği insanlar sayesinde para kazandı. Süper yetenekli olduğundan değil, Türk halkının güzelliğe tapan bir toplum olmasından. Güzellik de Allah vergisi sonuçta, yetenek gerektirmiyor.


Fahriye'ye merakla soruyorum şimdi ben. Acaba sahip olduğu yetenekle Almanya'da da oyunculuk adına burdaki kadar parlayabilir miydi?

1 yorum:

ranini dedi ki...

İltifat etmişsiniz. Değil Alman Sineması'nda malesef Fitaş'da bile kendine bu kadar kolay yer bulmazdı, bu yetenekle. Tabii mesele sadece Fahriye değil. Memleketimin var böyle bir güzellik sorunu: )))